Taşa vuran kanatlar

Ev geyi olmanın en büyük zorluğuyla dün tanıştım: YALNIZLIK. Aslında bunu bekliyordum, önceki hayatımdan ne kadar sıkılmış olsam da alışkanlığın rahatlığını özlemem kaçınılmazdı.

Taksicilerin beni yolmaya çalışmasıyla, görüştüğüm Arapça kursunun ihtiyaçlarıma o kadar da cevap vermeyebileceğini görmemle dün otele dönerken "ne işim var benim burda?" hissine kapıldım ilk kez. Bir mekana gittiğinde çağırabileceğin 2-3 kişi varsa orası senin şehrin oluyor sanırım. Benim henüz yok. Ama olacak, biliyorum.

Yine de bu yalnızlık algımı açıyor sanki. Türkiye'den haberler daha az ilgimi çekiyor, daha az canımı sıkıyor. Daha fazla kendimle kalıyorum, buhar banyosunda gözlerimi kapatıp zihnimi dinlendiriyorum. Gündelik telaşlarda hasıraltı ettiğim yanlarımı keşfedeceğime dair bir inanç taşıyorum. Hadi bakalım...

Selametle...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dillerden düşmeyen 12 Arapça ifade

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Norveç'in "ayıp" gençlik dizisi: Skam